Cumhuriyetten önce yurdum insanı köyünde çiftçilik yapar, seferberlik ve savaş halinde de orduya katılır cepheden cepheye koşar, yıllarca askerlik yapardı. Tarımın dışında ülkemizde tüm ticareti azınlıklar yapardı. Okuma yazma oranı o yıllarda %3 civarındaydı.
Ticarethane isimlerini levha üzerine boya kullanarak fırça ile yazan yetenekli kişilere o zamanlar “Levhacı” denirdi. Bu yetenekli kişiler genellikle Karaköy’de bulunan Ermeni, Rum ve Musevi ustalardan oluşurdu. Ellerindeki çantada tüm malzemeleri kurşunkalem, gönye, fırça, küçük teneke kutuda boya ile bir küçük şişede tiner vs.den oluşurdu.
Cumhuriyetin kuruluşu ile gerçekleşen devrimlerden 01 Kasım 1928 tarihindeki harf devriminin mesleğimizle yakından ilgisi bulunmaktadır. 1940 yılında kurulan köy enstitülerinde güzel yazı dersleri konularak, bu derslerde mürekkep hokkaları, kesik uç kalem ve kamışlarla güzel yazı sitilleri oluşmaya başladı. Yetenekli ve işi benimseyen öğretmenlerin Anadolu’ya gitmeleriyle levha yazmaları yaygınlaştı. Başlangıçta ağaç, saç üzerine yazılırken bunu cam üzerine samur fırçalarla yaldızlı levhalar izledi. Artık Levhacılara yeni Türkçe’de “Tabelacı” denmeye başlandı. Ek gelir getirmesiyle birçok öğretmen Anadolu’da tabelacılık yapmaya başladı.
60’lı yıllara kadar tek düze devam eden tabelacılık, yurda uluslararası içecek markalarının girmesiyle pazardan bakkal market kahvelere kadar her boş alana tabela ve reklamların asılması, yetenekli insanların meslek olarak bu işi seçmesini sağladı. Tabelacılık yaygınlaştı.
70’li yıllarda bu kez bira markalarıyla birahanelerin açılması, kahvelerin yaygınlaşması, kahvehanelerde bira satışına izin verilmesi, köy kahvelerine kadar reklamların girmesine pazarın büyümesine neden oldu. Uluslararası marka ve bankalar tabelacılığın çeşitlenmesine ve yeni örneklerle yaygınlaşmasını sağladı. Malzeme ve boyalar çeşitlendi, ışıklı tabelalar, kesme harflerle oluşan, şablon ve pistole ile yapılan değişik ve güzel afiş ve tabela örnekleri sergilenmeye başlandı. Yine bu yıllarda Türkiye’de karayolu taşımacılığının gelişmesi, otobüs taşımacılığını artırdı. Otobüs yazılarının artmasıyla otogar çevrelerinde tabelacıların mekan açmasını sağladı. Çok iyi ustalar yetişti, yeni otobüslerin işletmeye girmesi, yazı yazılması için ustalardan sıra alınmaya başlandığı günler görüldü.
90’lı yıllarda ulusal ve uluslararası markaların çoğalması, tek ve elle yapılan tabelaların seri üretim ve makinelerle yapılması ihtiyacını ortaya koydu. Bilgisayarlar ve grafik programlarının yaygınlaşması, fırçadan gelen ustaların yerine yavaş yavaş grafik tasarımın gelişmesi, folyoların çıkmasıyla folyo kesim makineleri ile makineleşen bir sisteme dönüşmeye başladı. Dijital baskı makineleri yaygınlaşırken branda ve folyo üzerine seri baskılarla işler anında teslim edilmeye başlandı.
Ustaların yeteneklerinin yerini teknolojinin almaya başlamasıyla, “Tüfek icad oldu, mertlik bozuldu” denilmeye başlandı.
2000’li yıllarla beraber bakkal dükkanlarının market zincirine dönüşmesi, AVM’lerin çoğalması, akaryakıt şirketlerinin artması ve istasyonların yenilenmesi, banka ve GSM şirketleri ile beyaz eşya firmalarının şubeleşmesi ve anahtar teslimi iş talepleriyle iç ve dış dekorasyonun da işimiz arasına girmesi tabelacılığı başka bir boyuta taşımaya başladı.
Reklamverenlerin iş yasalarına uyan, kurumsallaşan, insan kaynaklarına önem veren, çevreye duyarlı, iş ve iş güvenlik kurallarını hayata geçirmiş firmaları tercih etmeleriyle İstanbul’da başlayan yeni yapılanma ülkenin birçok ilinde yayılmaya başladı.
Küçük ölçekli de olsa tabelanın dışında anahtar teslimi iş yapan firmalar çoğalmaya başlandı. “Tabelacılık” yapılan işi tanımlamakta yetersiz kalmaya başladı. Tabelacılıktan ayırdığımız bu yeni işletmeler, markaların iç dekorasyonundan mobilyasına, dış cephe giydirmelerine kadar üretim yapan firmalara dönüştü.
“Endüstriyel Reklamcılık” diye tanımladığımız bu yapılanma sektörde hızlı bir değişim ve gelişmeyi sağlamış durumdadır.
Dünden bu güne geldiğimiz noktada; şimdi sektör olarak adımızın konulması için Mesleki Yeterlilik Kurumu (MYK) ile çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
* “Levhacılıktan Endüstriyel Reklamcılığa!..” başlıklı yazısından alıntıdır.
Birol FEDAİ
ARED Yönetim Kurulu Başkanı
Açıkhavada haberler / Mayıs 2012